Geçen yıl TRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası’nın konserini izledikten sonra içimden “Bu orkestra mutlaka Avrupa’ya açılmalı” demiştim. Hâlâ aynı fikirdeyim. İki yıl önceyi hatırlayın, Açıkhava sahnesinde Marcus Miller konseri öncesi TRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası son koltuğuna kadar dolu o koskoca Açıkhava’yı enine boyuna müziğiyle nasıl da dalgalandırmıştı. Orkestra sahneye Marcus Miller’ın ön grubu olarak çıkmıştı ama o gece ve sonraki günler caz çevresi hep onları konuştu. Derken geçen sene, bu kez Zorlu’nun büyük sahnesinde yine harika bir konser izledik. Caz klasikleri sahneden dalga dalga dinleyiciye doğru yayılıyordu. Her iki konserde de gözlediğim ortak duygu, müzisyenlerin çalmaktan, bizlerin de dinlemekten mutlu olduğuydu. İşte bu motivasyonla geçen sene bir duygu daha keşfettim. TRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası konserleri İstanbul Caz Festivalleri’nin en majör gecelerinden biri hâline gelmişti. Doğrusu orkestra bunu bileğinin hakkıyla elde etmişti. Bu yıl festivalden alacağı Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü kişisel kariyerinin en güzel sayfasına yazdıracak şef Kamil Özler’in alçakgönüllü ve zarif kişiliğiyle orkestradaki arkadaşlık ve coşkuyu tazelemeyi başarması, yurtdışından her biri alanının dünyaca ünlü isimleri olan konuk solistlerle sağlanan uyum ve tabii ki hiçbir cazseverin hayır diyemeyeceği bir repertuvar bu başarının reçetesini oluşturuyordu.
Her sene farklı konuklar…
Sahnede ev sahibi olan TRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası bu yıl iki büyük solisti ağırlayacak. Son on beş yıldır basta cazın “mainstream” ekolünün en sürükleyici lider isimlerinden Christian McBride sadece bir bas sanatçısı olmanın çok ötesinde biri. Kendi “big band” orkestrasıyla almadık ödül bırakmadı, ayrıca, kurduğu küçük gruplarla harika müziklere imza atıyor. Bir üçüncüsü, McBride bu yaz festivale TRT gecesi haricinde çok merak ettiğimiz New Jawn isimli yeni dörtlüsüyle geliyor ve sonuncusu; konuk olduğu projelerin tamamının caz dünyasının önde gelen isimlerinin çalışmaları olması. Diğer konuk Joshua Redman tenor saksofonun yaşayan en etkili isimlerinin başında geliyor. Kesinlikle kendi tekniği olan, hayatta olsaydı babası Dewey Redman’ı fazlasıyla gururlandıracak büyük bir sanatçı. Çalarken enstrüman konsantrasyonu az rastlanır nitelikte ve daha çarpıcı olanı, her iki sanatçı da ünlü ama veteran, emeklilik günlerini yaşayan, eski performanslarını aratan insanlar değil: cayır cayır caz dünyasını peşinde koşturan, hayatlarının en olgun dönemini yaşayan insanlar. Bu demek ki, sahnede birinci sınıfın da üstünde bir caz dinleyeceğiz.
Solistler orkestrayı yukarı itecek, orkestra solistleri daha yoğun doğaçlamaların içine sürükleyecek ve bu geceden kazançlı çıkan başta biz cazseverler olacağız. O yüzden diyorum ki, ne yapıp edip bu gecenin tanığı olun ve gurur duyun. Benden size iyi caza tanık olma garantisi.