Çoğumuz için İsfar Sarabski henüz açılmamış gizli bir sandık, içinden ne çıkacağını tam bilmiyoruz ama içimizde bir takım hisler var. İç sesimiz geleneğinin ve coğrafyasının dışına taşan güçlü bir potansiyel diyor.

Azerbaycan müzik damarı şaşırtıcı, güçlü, geleneksel damarı zorlayan, kabına sığmayan bir müzik. Bu potansiyel, zaman zaman ve bireysel çıkışlarla değil, nesle yayılan tavırlarla besleniyor. Azerbaycan, özellikle caz damarı güçlü, köklü klasik müzik eğitimiyle yapısal potansiyeli organize edebilmeyi başarmış, her nesilde kendine özgü tavrı olan, kimi dünya çapında üne sahip, belki küçük ama üretken ve aktif müzisyen çevresini oluşturmuş bir ülke. İsfar Sarabski bu nesillerin son ve en yeni halkası.

Opera sanatçısı ailenin, 19 yaşında iken Montreux Caz Festivali Piyano Yarışması’nı kazanan genç yeteneği Sarabski, klasik repertuvara hakimiyeti kadar caz standartlarına, hatta elektronik müziğe de hâkim. Yazının başlığı bu yüzden “İsfar’ın iki yüzü”. Belli ki İsfar kendi müziğini cazla elektronik müzik birbirine bakacak şekilde dramatik, dinamik ve parlak bir teknikle kurguluyor.

Henüz yirmili yaşların ortasında olmasına karşın aldığı ödülün ardından New York Apollo Theatre’da, Paris Duc des Lombards’da, Montreux Caz Festivali’nde, Londra Ronnie Scott caz kulübünde izleyen herkesi etkileyen performanslar sergiledi.

İsfar’ın repertuvarını henüz pek tanımıyoruz ama o repertuvarda Bach ve Chopin de, Astor Piazzolla tangoları da, klasik caz standartları da, Vaqıf Mustafazadeh’in Mugam müziği de yerini buluyor. Akustik trio formatı kendini en iyi ifade ettiği alanların başında geliyor.

Déja Vu gibi iki dakika kadar müphem duygular yansıtan girişin ardından piyanosuna ilişkin tüm soruların cevaplandığı mükemmel bir performans dinletiyor. Lullaby’da double bass’ın etkili alt katmanı üzerine nakış gibi işlenecek piyano cümlelerine hazırlık bakımından olsun, etkili melodik çizgiyi tedricen yükselten kontrollü kreşendoyu sevdiğini göstermek bakımından olsun, müziğinde, sağlam mimariye ilgisini ispatlıyor.

İsfar’ın elektronik yüzü dahil tüm müzikal potansiyeli bizim için zevkli ve maceraperest bir keşif olacak. Bir yüzü muhtemelen çok tanıdığımız duygulara seslenecek, bir yüzü ilk duyacağımız seslere yolculuk olacak. Bu tecrübeyi eminim o da bizim kadar merak ediyordur.