Gece Gezmesi: Gerçek ve mecazi anlamda “yolda olmak”

Tuğçe Yapıcı

Şehir merkezinin dışında bulunan bir festival alanında, bileğimizde bir bileklikle sahneler arasında koşuşturma deneyimine ziyadesiyle alışkınız artık. Hatta “festival” denince çoğumuzun aklına ilk gelen görüntü bu oluyor. Oysa kent merkezinde her gün geçtiğimiz sokaklarda, normal şartlar altında birbirinden bağımsız biçimde işleyen mekânların hepsine tek bir bileklikle giriş hakkı kazanabildiğimiz, o geceye özel olarak bizim için tasarlamış bir festival fikri buralar için nispeten yeni bir konsept. Çok mekânlı festival kavramı bizi çok sahneli bir festival deneyimi yaşamak için şehir dışına çıkma zorunluluğundan kurtararak klasik anlamdaki festival algısına yeni bir boyut ve dolayısıyla da sonsuz olasılık kazandırıyor.

İstanbul Caz Festivali kapsamında ilk defa 2015 senesinde gerçekleştirilen ve bu yıl üçüncü senesini yaşayacak olan Gece Gezmesi’ni “festival içinde festival” diye nitelendirmek yanlış olmaz. Üçüncü senesinde de bizi şaşırtmayarak bir perşembe akşamını seçen Gece Gezmesi, hafta sonu kalabalığına girmeden erken bir hafta sonu yaşatan, kendi coşkusunu yaratabilen bir etkinlik, bir nevi mini festival. Bu yıl 6 Temmuz akşamı Kadıköy’de, çoğu Caferağa/Moda sınırları içinde bulunan 8 sahneye yayılacak Gece Gezmesi’nde bir akşamda 22 ayrı performans izlemek mümkün olacak. Janr gözetmeksizin son senelerde serpilip gelişmekte olan her türlü alternatif üretimi çatısı altında toplayan Gece Gezmesi bu kapsayıcı tavrıyla İstanbul Caz Festivali’nin geleneğine ters düşmüyor. Aksine, bu geleneğin gerektirdiği şekilde çevresinde tanıklık ettiği müzikal üretim zenginliği ve çeşitliliğine kayıtsız kalmayarak dönemin ruhunu hiçbir zaman ıskalamadığını da gösteriyor. Geçen sene Andante dergisinin Temmuz sayısı için İstanbul Caz Festivali Direktör Yardımcısı Harun İzer ile Gece Gezmesi üzerine yaptığım söyleşide kendisi projenin ortaya çıkışından bahsederken bu konuya da değinmişti:

Sevip takip ettiğimiz çok sayıda sanatçı olmasına rağmen hepsini festival kapsamında ayrı ayrı programlamak mümkün olmuyor. Bu nedenle çok mekânlı kapsamlı bir etkinlik yaratarak hepsini aynı gün genel bir şemsiye altında sunmak, bir yandan da İstanbul Caz Festivali’nin hafif elit algılanan duruşunu kırmak istedik. Zaten festival olarak caz dışı veya cazla komşu türlere kucak açmaya, bugüne kadar festivale dahil ettiğimiz Robert Plant, Paul Simon gibi popüler veya Antony and the Johnsons, Imogen Heap gibi kendi müzikal çizgisine sahip sanatçıların çizgisini İstanbul’da takip ettiren genç müzisyenlere de yer vermeye çalışıyoruz. Gece Gezmesi de buna olanak tanıyan bir etkinlik oldu.

Uzun lafın kısası, Gece Gezmesi hem yerli sahneyi iyi takip eden seyirci için sevdiği veya merak ettiği birkaç ismi birden tek bir gecede canlı izlemeyi mümkün kılan bir etkinlik hem de pek takip edemeyenlerin arayı kapatması için güzel bir fırsat. Dinleyicinin son senelerdeki alternatif müzisyen ve grupların konserlerine gösterdiği ilgisizlik zaman zaman gündeme gelen, tartışma yaratan bir konu. Alternatif, genç, bağımsız oluşumların dijital platformlardaki dinlenme oranlarıyla konserlerine iştirak eden seyirci sayısı arasındaki orantısızlık pek çok kültürel ve sosyo-ekonomik değişkene bağlanabilir. Canlı performanslara karşı dinleyicinin ilgisizliği ve bunların sebepleri ayrı bir yazının konusu olmakla beraber buradaki kısıtlı alanda altını çizmeye gerek duyduğum bir husus var: İstanbul Caz Festivali gibi 24’üncü senesindeki, uzun yıllar içinde kendi seyircisinin güvenini kazanmış köklü bir festivalin bu uğurda yeni ve özel bir bölüm başlatarak janr ayrımı yapmaksızın yerli sahnedeki özgün üretimi kapsayan bir seçki sunması festival seyircisinin alternatif oluşumlarla tanışmasına vesile olacağından ötürü son derece değerli bir çaba, uzun vadede dengeleri değiştirmekte rol oynayacak bir etken niteliğinde. Makul fiyattaki tek bir biletle 22 ayrı performansa giriş hakkı kazanan seyirci, belli bir ismi dinlemek için erkenden gittiği bir mekânda başka bir performansa da rastlamak suretiyle yeni isimlerle tanışma fırsatı bulabiliyor. Hem de belki de İstanbul Caz Festivali’nin seçkisinde karşısına çıkmasa sene içerisinde hiç rastlamayacağı isimlerle.

Kendi hikâyeni kendin yarat

Küçükken hikâyenin gidişatını kendi seçimlerimle yönlendirmeme imkân tanıyan kitapları çok severdim. “Nereye varacağını bilmediğin bu orman yoluna girmek istiyorsan 24. sayfaya, bildiğin yoldan evine dönmek istiyorsan 35. sayfaya git” gibi direktiflerle okuyucunun deneyimini kendisinin belirlemesine ve dolayısıyla da kendi hikâyesini yaratmasına izin veren bir kitaba benzetiyorum Gece Gezmesi’ni.

Gece Gezmesi’nde eş zamanlı olarak gerçekleşen performanslar arasından seçim yapmak bir hayli meşakkatli olduğu için ilk iki seneki tecrübelerime dayanarak çok mekânlı festival deneyimi üzerine birtakım tüyolar verebilirim. Kendi adıma ilk iki sene uyguladığım yöntem Gece Gezmesi’nin öncesinde programımı belirleyip çizdiğim rotaya sadık kalmak oldu. İlk sene şanslıydım, en çok izlemek istediğim tüm konserler aynı mekândaydı. Ben de bütün geceyi Club Quartier’deki tenis kortunda performansları izleyip konser aralarında da rastladığım eş dostla hasret gidererek geçirdim. Geçen sene ise iki farklı mekân arasında mekik dokuyarak geceyi tamamladım. Her iki senenin de ortak noktası konserler bittikten sonra bütün katılımcıların “after party” için aynı mekânda toplanması olmuştu. O yüzden gece boyunca arkadaşlarınızın gideceği mekânlara göre rota belirlemektense izlemek istediğiniz konserlere göre plan yapmanız daha akla uygun bir seçim gibi görünüyor. Arkadaşlarınızla gecenin sonunda buluşup birbirinize izlediğiniz konserleri anlatmak bazen beraber izlemekten bile daha keyifli olabiliyor. Hem yalnız dolaşmak vakit kaybetmenizi de önlüyor.

Her iki sene de rotamı belirlerken o zamana kadar izleme fırsatı bulamadığım ve sık sık konser vermediği için başka yerde rastlama ihtimalimin az olduğu isimlere öncelik vermiştim. Bunun hâlâ konser seçimi için iyi bir yöntem olduğunu düşünmekle beraber bu sene programımı daha serbest tutmaya niyetliyim. Zira Gece Gezmesi, etkinliğin doğası gereği hem gerçek hem de mecazi anlamıyla “yolda olma”yı, yolun getirdiği değişimlere açık olmayı gerektiriyor. Seçtiğim performansları baştan sona izleme takıntımdan vazgeçebilirsem geceyi akışına bırakıp kısa süreliğine de olsa çok sayıda mekâna uğramak, performanslara tadımlık göz atmak ve bilmediğim isimlere dair fikir sahibi olup Gece Gezmesi’ne bir keşif etkinliği muamelesi yapmak da bir başka verimli yöntem olabilir. Tek bir doğru rota belirleme yöntemi olmamakla birlikte doğru kişisel program tamamen sizin beklentilerinize bağlı. Fakat bir gerçek var ki o da ne aradığınızı biliyorsanız Gece Gezmenizi halinizden memnun bir halde tamamlama ihtimalinizin kesin olduğu.

8 duraktan oluşan bir hikâye, her durakta farklı kahramanlar

Gece Gezmesi’ni kendi yönlendirdiğimiz bir kitap gibi düşünmeye devam edersek hikâyenin 8 temel duraktan oluştuğunu ve her durakta karşılaşacağımız farklı kahramanlar olduğunu biliyoruz. Rotamızı belirlemeden önce karşımıza çıkacak kahramanları hatırlamak işimizi kolaylaştırabilir.

Etkinliğin tek açık hava mekânı olan Club Quartier ilk sene olduğu gibi bu sene de en gözde mekânlardan biri olacaktır diye tahmin ediyorum. Akşam yemeği sonrasına denk gelen saatlerde Cenk Erdoğan & Mehmet İkiz’in gitar ve vurmalılardan oluşan iki kişilik projesi Lahza ile başlayacak olan Club Quartier konserleri Kolektif İstanbul ile hızlanarak gün batımında bir Balkan düğününe evrilecek. Kendi benliğini sahnede bulduğunu söyleyen Kolektif İstanbul hakikaten de sahnede izlemeden hakkında yorum yapılmaması gereken bir grup. Gecenin son performansı ise Gaziantep’te bir konser salonunda canlı kaydettiği, ismini Sinem Sal’ın şiir kitabından alan Yine de Amin albümünü geçen Şubat ayında yayımlayan Ceylan Ertem’e ait. “Ben konserimi yıldızların altında alayım” diyorsanız gecenin en azından bir kısmında Club Quartier’ye uğramalı ve pastel tonlardaki rengarenk tenis kortunda biraz olsun vakit geçirmelisiniz.

Hazır o taraflardayken hemen yakınlarda bir mekâna geçmek isterseniz Moda Burnu civarındaki Barış Manço Evi’nin bulunduğu sessiz sakin Yusuf Kamil Paşa Sokak’ta konuşlanmış All Saints’e de uğrayabilirsiniz. Özel etkinlikler dışında konserler için kapılarını açmayan mekânda konser izleme fırsatı bulmuşken değerlendirmenizi tavsiye ederim – oturmalı düzende bir dinleti geceye başlamak için de çoğu zaman uygun bir tercih olabiliyor. Domuz Records tarafından yayınlanan Özgün Semerci’nin son derece başarılı bir yorumunu kotardığı, buralarda pek rastlanmayan bluegrass, country türlerine göz kırpan çalışmalarını dinlemek için hayli isabetli bir mekân eşleştirmesi All Saints. Yüksek tavanda yankılanacak banjo seslerini duymak için sabırsızlanıyorum. Özgün Semerci’nin ardından All Saints’teki ikinci performans ise her konserinde bir köşeye oturup konser bitene kadar dünyanın geri kalanından koptuğum, beni âna hapsetmeyi istisnasız her defasında başarabilen Yakaza Ensemble. Bu görülesi mekândan kopmayın bence ama zamandan kopmak isterseniz Yakaza Ensemble konseri esnasında All Saints’te bulunmaya özen gösterin, bir daha bu kadar uygun bir mekânda izleme şansına erişemeyebilirsiniz.

Yine All Saints gibi özel etkinlikler haricinde her zaman konser izleme imkânı bulamayacağınız bir diğer Gece Gezmesi mekânı ise Moda Sahnesi. Aslen bir tiyatro sahnesi olan mekânın akustiği konserlere de uygun biçimde tasarlandığından Moda Sahnesi’nde ilk konser izlediğinizde duyduğunuz seslerin güzelliğinden büyüleneceğinizin garantisini verebilirim. Tam da bu yüzden Berke Can Özcan’ın ritmin her türlüsüne doyuran projesi Big Beats Big Times’ın her notasını duyabilmek için Moda Sahnesi doğru seçim. Geçen sezon sold out konserleriyle Salon’u hıncahınç dolduran, Berlin menşeli bağımsız label City Slang ile anlaştıktan sonra ilk albümü Fantezi Müzik’e eklemeler yaparak yeniden yayımlayan, Avrupa turnesinden henüz bu ay dönen Jakuzi ile devam edecek gecenin son performansı ise şubat ayında yayınladığı Kırınardı albümüyle çevremdeki pek çok kişinin övmeye doyamadığını gözlemlediğim Gevende’ye ait. Siz de benim gibi Kırınardı sonrasında Gevende’yi henüz canlı dinlemediyseniz bu konseri programınıza dahil etmeyi bir düşünün derim. Tabii konserleri genellikle sold out geçen Jakuzi ve Gevende bir araya gelmişken Moda Sahnesi’nde yer bulmak mümkün olur mu, ondan emin değilim.

Gelelim iki tane çok sevdiğim projeye birden ev sahipliği yapacağı için girip de çıkamamaktan, başka bir mekâna geçemeyip bütün geceyi geçirmekten korktuğum Gece Gezmesi mekânına. Hem Türkiye sınırları içerisinde en son ne zaman konser verdiğini hatırlamadığım, psychedelic tınıları pürüzsüz icra eden Hayvanlar Alemi hem de rap müziği canlı enstrümanlar ile birleştiren, enerjisine hayran olduğum, yerli rap sahnesindeki gözdelerimden Kamufle Moral Band Kadıköy Sahne’yi teşrif edecekler. Live band eşliğinde rap müzik dinleme deneyiminiz yoksa bir yerden başlamak için yerli sahnemizdeki birkaç güzide isimden birisinin Kamufle olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Her iki projeyi de Gece Gezmesi programında görmek beni özellikle mutlu etti; 6 Temmuz için bir günlüğüne kendimi klonlatma imkânım olsaydı bir kopyamı hiç düşünmeden Kadıköy Sahne’ye bırakırdım.

Geçen senelerde olduğu gibi bu sene de Kadıköy’ün caz barı Living Room kendi konseptine uygun olarak caz türündeki işleri programında bir araya getiren Gece Gezmesi mekânımız oluyor. Benim de Gece Gezmesi vesilesiyle keşfettiğim genç caz vokali Meriç Çalışan’ı tanımak, ikinci albümü Şimdilik Her Şey Yolunda’yı Haziran başında yayınlayan Çağıl Kaya’yı albümün hemen akabinde dinlemek, pek çok projeden tanıdığımız gitarist Cem Tuncer’i saksafonda Engin Recepoğulları, basta Volkan Hürsever ve davulda Ediz Hafızoğlu’ndan oluşan Cem Tuncer Quartet projesiyle izlemek isterseniz sizin için doğru adres Living Room olacaktır. Çağıl Kaya’nın taze albümü için buraya özel bir parantez açmak istiyorum. 8 parçadan oluşan albümde Mor ve Ötesi’nden “Deli” ve bazılarınızın Sevinç Tevs, bazılarınızın Ersan Erdura yorumuyla bildiği Selmi Andak bestesi “Ve Ben Yalnız” olmak üzere iki etkileyici cover çalışması bulunuyor. Gece Gezmesi öncesinde albümü dinlemek için 43 dakikanızı ayırın.

Kadıköy’ün sene boyunca janr ve tanınırlık seviyesi gözetmeksizin her türlü müzikal üretime sahnesini açarak kanımca tarihi yönlendiren mekânı Kargart, Kadife Sokak’ın temel taşı Karga Bar’ın en üst katında bulunan etkinlik mekânı. Elbette Kargart’ın Gece Gezmesi’nde yer almaması düşünülemezdi. Artık evim gibi hissettiğim Kargart sahnesinde 6 Temmuz akşamı izleyebileceğiniz iki ismin de ortak noktası son dönemlerde isimlerini giderek daha sık duyar hâle gelmiş olmamız. Birisi Tantana Records’ın ilgi çeken psychedelic grubu Help! The Captain Threw Up; diğeri ise son günlerde Fi dizisinin müzikleri arasında yer alan çalışmalarıyla hak ettiği ilgiyi çekmeyi nihayet başarmış olan Akın Sevgör. Geçen yıl yayınladığı ArsNova albümüyle klasik müzik eğitimi almış vizyon sahibi genç bir müzisyenin elektronik müziği yenilikçi bir bakış açısıyla yoğurarak kendi üslubunu yaratmaktaki başarısına şahit olmuştuk. Önümüzdeki senelerde imza atacağı işleri büyük bir heyecan ve merakla beklediğim Akın Sevgör’ün ismini giderek daha sık duyacağınızın garantisini verebilirim, o yüzden hala izlemediyseniz daha fazla gecikmeyin. Zararın neresinden dönülse kârdır.

Gece Gezmesi’nin en uzun süreceği mekân sanırım Kadıköy’ün bir sokaktan diğerine uzanan devasa bir alanı kapsayan performans mekânı Dorock XL olacak. Her anlamda sınır tanımayan No Land ile başlayacak gece şubat ayında yayımladığı Beterin Beteri Var albümüyle rock’n roll’un dozunu ve desibelini artırmakta hız kesmeyen Eskiz ile devam edecek. Gece yarısına doğru sahne sırası bu aralar yeni albüm hazırlığındaki Son Feci Bisiklet’te olacak. Bilenler bilir, Dorock XL’ta geceler kolay kolay bitmiyor. Konserlerin ardından Kabus Kerim dj setiyle 3.00’e kadar devam ederek işe gidenleri uykusuz bırakacak. Anlayacağınız Gece Gezmesi katılımcılarının konserler bittikten sonraki “after party” mekânlarından birisi bu sene de geçen seneki gibi Dorock XL olacak.

Kadıköy’ün vazgeçilmez after party mekânı Zor’da ise Gece Gezmesi’ne özel olarak bu defa gece erken başlayacak. Multitap’ten tanıdığımız Selim Siyami Sümer ile Taçkın Bilal’in eklektik elektronica projesi Tolerance Break gecenin Zor’daki ilk performansı. Tolerance Break’i geçen kış ilk izleyişimde performansları beni içine çekmişti, o zamandan beri de ilgiyle takip ediyorum. Alliance albümünü geçen senenin ekim ayında plak formatında yayınlayan Grup Ses ise sahneyi Tolerance Break’ten devralıp geceyi dj setiyle devam ettirecek. Gece Gezmesi’nin ertesi gün işe gidecekleri uykusuz bırakmaya yönelik ikinci cazip after party teklifi ise elbette Zor’dan geliyor: Kaan Düzarat ve Kerem Akdağ ile Zor’da gece 4.00’e kadar devam edecek. Kabus Kerim ile bu performans arasında karar kılmak katılımcıları biraz zorlayabilir fakat gece uzun, uykusuzluğu göze aldığınız takdirde sabahın ilk ışıklarına kadar ikisine de uğrayacak yeterli vakit var.

Notlar:

– Çalışıyorsanız ve eğer mümkünse Cuma günü için iş yerinizden izin alın. Geceyi sonuna kadar yaşayabilmek için bir günlük izninizi harcamaya değer, ben bu karara kefilim.
– Gece Gezmesi’nde çok fazla tanıdığa rastlayacaksınız, çene çalarken konserleri heba etmeyin. Muhabbeti “after party”ye saklayın.
– Normal şartlarda konser süresini sosyal medyada paylaşım yapmaya harcama taraftarı değilim ama en azından konserde çektiğiniz kareleri mekânlar arasında yollarda koşuşturken paylaşabilirsiniz. O esnada geceye hangi mekânda devam edeceğini bilemeyen arkadaşlarınızın karar verme sürecinde etkili olabilirsiniz.

*Gece Gezmesi, “Vitrin” Türkiye Güncel Müzik Buluşması kapsamında gerçekleştirilecektir. Ayrıntılı bilgi için tıklayın.

Önemli değişiklik: Gece Gezmesi’nde sahne alacağı daha önce duyurulan No Land ve Kabus Kerim performanslarını gerçekleştiremeyecek, onların yerine Bubituzak ve Murathan Özbek DJ Set sahne alacak. Güncel program için buraya tıklayın.

HANGİ ETKİNLİK?
GECE GEZMESİ*


NE ZAMAN?
6 Temmuz Perşembe, 19.00


NEREDE?
Kadıköy, Moda


AYRINTILI BİLGİ   |   BİLET AL